Diş çekimi, dişlerin ve çevre yumuşak dokuların lokal anestezisi ile yapılır, diş uyuşturulur. İşlem sırasında hasta herhangi bir ağrı hissetmez. Sadece diş hareket ettirildiğinde ve çekildiğinde oluşan basınç hissini algılar.

Dişi uyuşturan ve diş köklerinin kanallarını temizleyip genişleten aletler yardımıyla diş siniri çıkarılır. Diş sinirinin alınmasıyla dişteki ağrı ortadan kalkar. Bu tedaviye kanal tedavisi denir.

​Kanal tedavisi diş uyuşturularak ve hasta herhangi bir ağrı hissetmeden gerçekleştirilir. İşlem sırasında diş sinirine ulaşmış diş çürüğü temizlenir, dişin içindeki ve diş kök kanallarındaki sinir-damar paketi olan doku uzaklaştırılır, kök kanalları genişletilip doldurulur. Son olarak dişe dolgu yapılarak işlem tamamlanır. Kanal tedavisi dişin durumuna göre iki veya daha fazla seans sürebilir. Seans aralarında bazı iyileştirici ve dezenfekte edici ilaçlar kök kanallarına yerleştirilerek orada bekletilir.

Kanal tedavisi fiyatları kanal sayısına ve dişin durumuna göre değişmekle birlikte genel olarak 6000-9000 TL arasındadır. Son dolgu tedavisi veya protez yapılacaksa da eklenebilir. Detaylı ve güncel fiyatlar için kliniğimizi arayabilirsiniz: Ünver Diş Kliniği, +90(505) 771 1552 veya +90(216) 771 1552

​Hassas dişler için florürlü jel ve vernik uygulanabilir. Piyasada bu amaçla satılan, hassas dişlere lokal olarak uygulanabilen macunlar da bulunmaktadır. Hassasiyetin ileri düzeyde olduğu durumlarda diş eti sağlığı ve çürük varlığının incelenmesi için diş hekimi muayenesi yapılmalıdır. Hassasiyetin giderilmesi için lazer uygulamaları da tercih edilebilir.

Porselen diş kaplamanın diş hazırlama aşaması, ilgili diş veya dişlerin tüm yönlerinden belirli miktarlarda kesilerek kaplamaya yer ve erişim sağlanmasıyla yapılır. Aynı gün veya diş etlerinin toparlanması için birkaç gün sonra aşınan dişlerin ölçüleri alınır ve diş teknisyenleri model üzerinde porselen diş kaplamasını hazırlamaya başlar. Alt ve üst yapı provaları tamamlanan kaplamalar hastanın onayı alınarak dişlere yapıştırılır.

Detaylı ve güncel fiyatlar için kliniğimizi arayabilirsiniz: Ünver Klinik, +90(505) 771 1552 veya +90(216) 771 1552

Zirkonyum beyaz bir metaldir. Biyouyumlu yapısı ve estetik özellikleri sayesinde porselen kaplamalarda altyapı malzemesi olarak kullanılmaktadır. Metal bazlı porselenlere göre gri yansımanın daha az olması özellikle dişin diş etiyle buluştuğu bölgede estetik avantaj sağlar.

Üretim tekniğine ve kimyasal yapısına bağlı olarak pek çok farklı porselen çeşidi bulunmaktadır. Bunları piyasada daha sık kullanılan genel bir sınıflandırma ile metal bazlı porselen, zirkonya bazlı porselen ve tam seramik porselen olarak sınıflandırmak mümkündür.

Diş köprüsü eksikliği durumlarında, ilgili diş boşluğunun ön ve arka dişlerden destek alınarak doldurulması işlemidir. Bu süreçte yeterli sayıda destek diş kesilir, kaplanır ve eksik dişler tamamlanır.

Vücudumuza sistemik olarak giren bazı vitamin ve mineraller özellikle büyüme ve gelişme aşamasında dişlerin yapısına katılarak gelecekte diş ve diş eti sağlığının devamlılığının sağlanmasına yardımcı olur.

Dişlerimizin en büyük düşmanı, fırçalayarak çıkarabildiğimiz yemek artıkları ve plakların uzun süre uzaklaştırılmaması sonucu, diş çürüğü ve diş eti hastalıklarına yol açan bakteri aktivitesinin ortaya çıkmasıdır. İlerlemiş diş çürüğü ve diş eti hastalığı diş kaybına neden olabilir.

Diş çürüğü, yediğimiz ve içtiğimiz gıdaların dişlerimizde bıraktığı kalıntılar, ağızda bakterilerin üremesine uygun ortam oluşturması ve bunun sonucunda dişlerde oluşan madde kaybı olarak tanımlanabilecek maddedir. uzaklaştırılmayan bu maddeler tarafından desteklenen bakteriyel aktivite. Özellikle şekerli ve yapışkan yiyecekler bu duruma neden olur. Yapılması gereken bu tür gıdaları tükettikten sonra veya yemeklerden sonra mümkün değilse günde en az iki kez dişlerinizi fırçalamaktır. Diş ipi ve gargara kullanımı da ağız hijyeninin iyileştirilmesine önemli ölçüde katkıda bulunur.

Apse oluşumu, diş çürüğünün ilerleyen aşamalarında dişin sinirinin bulunduğu kanaldan kök ucuna ve hatta kemiğe kadar ilerleyerek bu bölgede iltihaba neden olmasıdır. Akut (alevli) fazda iltihabın çene kemiği ve dişe basısına bağlı olarak yoğun ağrılar yaşanabilir. Müdahale edilmediği takdirde iltihap fistül dediğimiz bir çıkış oluşturarak ağza doğru akar ve ağrı genellikle durur. Bu dönemde kanal tedavisi veya diş çekimi gibi bir müdahale ile iltihabın giderilmesi gerekir.

​Ağız yanması ve ağız kuruluğu diyabet vb. sistemik hastalıkların ağız içi belirtileri olabileceği gibi hastanın mevcut protezlerinden de kaynaklanabileceği gibi her iki etken de bir arada olabilir. Bu durumda protezlerin yapısında bulunan maddelere karşı duyarlılığın olup olmadığı, protezlerin doğru yapılıp yapılmadığı ve hastanın sistemik hastalıkları değerlendirilir. Ağız kuruluğu durumlarında hastaya önerilebilecek preparatlar da bulunmaktadır.

Rahimdeki gelişim sırasında dudak ve damak dokusu iki parça halinde gelişir ve bu iki yapı ortada buluşur. Bu mekanizma çeşitli nedenlerle bozulduğunda yarık dudak ve damak ortaya çıkar. Günümüzde dudak damak yarıklarının çoğu yenidoğan döneminde ortodontik yöntemlerle tamamen tedavi edilmektedir.

Uyku apnesi ve horlama sırasında ağzı açık uyku pozisyonu ve ağızdan nefes alma, ağız ve diş sağlığını etkileyerek ortodontik sorunlara neden olabilir. Bu tür hastalar için özel bir ağız içi horlama cihazı da çözüm olabilir.

Dişlerdeki renk değişiklikleri doğuştan olabileceği gibi sonradan da ortaya çıkabilir. Diş oluşum sürecinde bilinçsiz antibiyotik kullanımı, özellikle çocukluk döneminde geçirilen travmalar ve kanal tedavileri dişlerde renk değişikliğine neden olabilecek başlıca faktörlerdir. Günümüzde kanal tedavili dişlerin renginin içten beyazlatma teknikleri kullanılarak açılmasına yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Daha sık görülen ve ağır vakalar yaprak porselen dediğimiz laminatelerle ya da dişin kaplanmasıyla çözülebilir.

Diş eti hastalıkları diş eti ve diş çevresindeki kemik dokusunu etkileyebilen hastalıklardır. Diş eti hastalıkları toplumda en sık görülen ağız ve diş sağlığı sorunları arasında yer almaktadır. Hastaya ağız kokusu ve diş eti kanaması ile kendini gösterir.

Diş çekimi, dişlerin ve çevre yumuşak dokuların lokal anestezisi ile yapılır, diş uyuşturulur. İşlem sırasında hasta herhangi bir ağrı hissetmez. Sadece diş hareket ettirildiğinde ve çekildiğinde oluşan basınç hissini algılar.

Diş çekimi, dişlerin ve çevre yumuşak dokuların lokal anestezisi ile yapılır, diş uyuşturulur. İşlem sırasında hasta herhangi bir ağrı hissetmez. Sadece diş hareket ettirildiğinde ve çekildiğinde oluşan basınç hissini algılar.

Diş çekimi, dişlerin ve çevre yumuşak dokuların lokal anestezisi ile yapılır, diş uyuşturulur. İşlem sırasında hasta herhangi bir ağrı hissetmez. Sadece diş hareket ettirildiğinde ve çekildiğinde oluşan basınç hissini algılar.

Tartar, uzaklaştırılmamış olgun plakların tükürükteki minerallerle birleşerek diş yüzeylerinde birikmesidir. Oluşan tartar genellikle fırçalanarak giderilemez; bu durumda diş taşı temizliğinin (tespitinin) diş hekimi tarafından yapılması gerekir. Daha sonra hastaya hijyen eğitimi verilmeli ve mevcut durumu sürdürmesi sağlanmalıdır. Diş taşı temizliği dişlere zarar veren bir işlem değildir.

Çene ortopedisi genel olarak ortodontik tedavi (diş teli tedavisi) ile düzeltilemeyen iskelet çene kemiği bozuklukları olan hastalarda cerrahi olarak yapılan düzeltmeleri kapsar.

Ortodontik problemler genetik faktörlere bağlı olabileceği gibi, zararlı alışkanlıklar, erken diş çekimi, çenelerdeki yer darlığı, çeşitli doğumsal hastalıklar ve anomaliler nedeniyle de gelişebilmektedir. Koruyucu diş hekimliği bu açıdan önemlidir.

Ortodontik tedavi ile diş bozuklukları ve duruma göre kemik çene ilişkileri tedavi edilebilmektedir. Ortodontik tedavi her yaşta yapılabilir. Ancak tedavi yolu farklı olacaktır.

Ortodontik tedavi için ideal zamanın teorik olarak kalıcı dişlerin ağızda yerini aldığı 12 yaş civarı olduğu bilinmektedir. Ancak bu durum hastaya göre değişmektedir. Daha erken yaşlarda uygulanması gerekebilecek çene apareyleri, erken süt dişi çekimi nedeniyle yer tutucu olabileceği gibi ileri yaşlardaki hastalara da ortodontik tedavi uygulanabilmektedir.

Ortodontik tedavi için en uygun zaman kalıcı dişlerin tamamlandığı 12 yaştır. Ancak ebeveynlerin fark ettiği diş veya kemik sorunları varsa çocukların 7 yaşından itibaren diş hekimine daha erken götürülmesi gerekir. Ortodontik tedavi ile daha ileri yaşlarda da başarılı sonuçlar alınabilir. Tek dezavantajı ileri yaşlarda tedavinin daha uzun sürebilmesi ve bir yetişkinin diş telini sosyal olarak kabul etmesinin daha zor olabilmesidir.

Kadınlar için özellikle hamilelik ve ergenliğin başlangıcı, hormonal dengedeki değişim ve bu durumun ağız dokularına olan etkileri nedeniyle ağız ve diş sağlığına daha fazla dikkat edilmesi gereken dönemlerdir. Hamilelik dönemi planlı ise ağız ve diş sağlığının iyileştirilmesi gerekmektedir.

Hamilelik sırasında özellikle ilk üç aylık dönemde röntgen, anestezi ve diş işlemlerinden mümkün olduğunca kaçınmak gerekir. Bu nedenle gebelik planlayan kadınların önceden gerekli diş tedavilerini yaptırmaları ve bu hassas dönemi rahat geçirmeleri önerilmektedir.

Hamilelikte yaşanan yoğun hormonal değişiklikler nedeniyle ağız dokularının hassasiyeti artar. Normalde tolere edilen ağız bakım eksiklikleri bu dönemde dayanılmaz hale gelmeye başlar. Bu nedenle hamilelikte günde en az iki kez diş fırçalamak, diş ipi kullanmak ve ağız gargarası kullanmak ihmal edilmemelidir. Ara dönemde diş hekimine kontrole gitmenizde bir sakınca yoktur ve doktorun izin vermesi durumunda 3-6 ay arasında diş tedavileri yapılabilir.

​Hamilelik döneminde ağız dokularının hassasiyeti nedeniyle diş eti sorunları ve diş çürükleri artar. Örneğin hastada daha önce diş çürüğü varsa, özellikle ağız bakımının yeterli olmadığı durumlarda hamilelikte hormonal değişikliklere bağlı olarak hızla ağrılı bir aşamaya gelebilir. Bu nedenle hamilelik öncesi gerekli diş tedavileri yapılmalı, hamilelikte de titiz bir ağız bakımı yapılmalıdır.

Hamilelikte diş tedavileri için en ideal dönem ikinci trimesterdir. Tedaviler mümkün olduğu kadar düşük dozda anestezi kullanılarak gerçekleştirilebilir. Mümkün olduğunca röntgen ışınlarından kaçınılmalıdır. Bu dönemdeki diş tedavileri çoğunlukla acil tedavi şeklindedir. Hasta daha dik pozisyonda oturtulmalı ve süre kısa olmalıdır.

Hamilelikte diş problemleri bebeğe zarar vermez ama ağızda enfeksiyon oluşması elbette istenmeyen bir durumdur. Ayrıca ağrı vb. durumlar da anneyi strese sokabilir ve bu da bebek için istenmeyen bir durumdur.

Hamilelik öncesinde diş tedavilerinin ardından düzenli ağız ve diş bakımı yapılması bu dönemde ortaya çıkabilecek sorunların önüne geçecektir.

Hamilelik sırasında gerektiğinde diş anestezisi yapılabilir. İlk ve son üç ay biraz daha dikkatli olmanız gereken dönemlerdir. En ideal dönem ikinci trimesterdir.

Hamilelik diş eti iltihabı, hamilelik sırasında ortaya çıkan diş etlerinde kızarıklık, kanama ve şişlik durumudur. Hamilelik döneminin hassasiyetine bağlı olarak sıklıkla ortaya çıkabilen bu durumun önlenmesi için düzenli ağız bakımı oldukça önemlidir.

Gerektiğinde gerekli önlemler alınarak hamilelik döneminde de diş çekimi yapılabilir.

Epulis, diş etlerinin çeşitli sebeplerle büyüyerek şiş, kırmızı, kanayan bir görünüm almasıdır. Hijyen eksikliğinden kaynaklanabileceği gibi başka fiziksel sorunların da belirtisi olabilir, bu nedenle hastanın en kısa sürede diş hekimine gitmesi gerekir.

İlk dişlerimiz olan süt dişleri henüz anne karnındayken çene kemiğimizde oluşmaya başlar. Bu dişler bebeğin gelişimine paralel zamanlarda (0-2 yaş) sürmeye başlar. Genellikle 6 yaşına gelindiğinde süt dişleri gevşeyip düşer ve yerini kalıcı dişlere bırakır.

Bebeklerin süt dişlerinin henüz çıkmadığı ilk altı ay boyunca ebeveynler, bebeğin damak ve dişsiz çenesini periyodik olarak hafif nemli steril gazlı bezle silerek temizleyebilir. Birkaç süt dişi ağızda kaldıktan sonra silikon parmak fırçaları ile temizlik yapılabilir. 18 ay sonra ebeveynler hala florür içermeyen diş macunu ve fırçalarla dişlerini fırçalayabilirler. 3 yaşına gelindiğinde çocuğa kendi dişlerini fırçalama alışkanlığı kazandırılmaya çalışılmalıdır.

Çocuklarda herhangi bir sorun olmasa bile 3 yaşından itibaren diş hekimine kontrollere götürülmelidir. Bu sayede sorun varsa erken tespit edilerek çözüme kavuşturulur, sorun yoksa erken dönemde tespit edilip çözüme kavuşturulur. Çocuk diş hekimiyle tanışır ve klinik ortamına alışır.

Çocuklar 3 yaşına geldiklerinde dişlerini kendi başlarına fırçalayabilmelidir. İlk aşamada diş fırçalama ebeveynlerin kontrolünde ve az miktarda diş macunu ile yapılmalıdır. Gerektiğinde ebeveynler doğru diş fırçalama tekniği, süresi, diş macunu miktarı gibi konularda diş hekiminden yardım alabilirler.

Çocuk fırçaları küçük başlıklı, anatomik ve ergonomik olarak çocuklara uygun fırçalar olmalıdır.

Çocukların kullandığı diş macunları florür içermemeli ve yutulabilir olmalıdır. Az miktarda (mercimek taneleri) kullanılmalıdır.

​Çocukluk çağındaki çürükler genellikle ebeveynlerin çocuğu diş fırçalama konusunda yönlendirmemesi veya çocuğun diş fırçalama alışkanlığını kazanamaması, erken diş çıkarma döneminde emzik kullanılması, şekerli gıdaların fazla tüketilmesi gibi nedenlerden dolayı ortaya çıkar. Çocuk 5 yaşına gelinceye kadar çocuğun ağız ve diş sağlığının bakımı anne ve babanın sorumluluğundadır.

Çocuklarda çürük oluşumunu önlemek için yapılması gereken en önemli şey diş fırçalama alışkanlığını geliştirmek ve çocuğu mümkün olduğunca yapışkan ve şekerli yiyeceklerden uzak tutmaktır.

Süt dişleri ileride yerlerine gelecek olan kalıcı dişlere yol gösterir. Bu anlamda sağlıklı olmaları ve daimi dişlenme açısından zamanından önce çekilmemeleri de oldukça önemlidir. Süt dişlerinin çekilmesi gerekiyorsa diş hekiminiz yer tutucu önerecektir. Lütfen bunu onaylayın.

Süt dişi çürüğü olan çocukların ağızlarında enfeksiyon kaynağı bulunmaması ve ilgili süt dişinin düşmesi gerekene kadar ağızda korunması her açıdan önemlidir. Ayrıca çocukların yemek konusunda seçici olmasına neden olan çürük dişler tedavi edildiğinde çocukların iştahlarının arttığı ve daha az yemek seçtikleri gözlemlenmiştir.

Çocuklarda diş yaralanmaları çoğunlukla düşme, çarpma gibi travmalardan kaynaklanmaktadır. Herhangi bir dişin kırılması veya yerinden çıkması durumunda en kısa sürede süt veya su içerisinde diş hekimine götürülmelidir.

Çocuklarda diş gıcırdatma alışkanlığı genellikle erken süt dişlenme döneminde görülür ve aslında çocuğun yeni çıkan dişleri keşfetmeye yönelik bir hareketidir ve genellikle zararsızdır. İleri yaşlarda şiddetli diş gıcırdatması varsa bu konuda diş hekimine danışılmalıdır. Ayrıca alerji, sinüzit gibi bir enfeksiyon veya bağırsak parazitleri olasılığı da vardır.

Diş eti kanaması diş eti iltihabının en önemli göstergesidir. Mutlaka bir diş hekimine başvurmalısınız.

Yirmilik dişler genellikle dişin çene kemiği üzerinde yeterli yer bulamaması, yanlış pozisyonda sürmesi veya hiç sürmeyip gömülü kalması nedeniyle çekilir. Bazı durumlarda diş kısmen çıkar, yer darlığından dolayı sıkışır ve daha fazla süremez. Bu durumda dişin çekilmesi gerekir. Aksi halde diş çevresinde lokal enfeksiyon odakları oluşacak ve şiddetli ağrı, ağzı açamama gibi şikayetlere neden olacaktır.
Sorun yaratmayan, düzgün konumlanmış yirmilik dişlerin çekilmesine gerek yoktur.

Satın al diş fırçaları yumuşak kıllarla. Orta ve sert olanlar zarar verebilir dişler ve diş etleri. Günde iki kez 2 dakika boyunca hafif baskı uygulayın.

Hem elektrikli hem de manuel diş fırçaları temiz dişler pekala. Karışık kıl yüksekliklerine veya açılı kıllara sahip manuel fırçalar, tamamen düz ve eşit kıllara sahip olanlardan daha iyi temizler. Ellerinizi kullanmakta zorluk çekiyorsanız, elektrikli diş fırçaları daha kolay olabilir.

Diş fırçanızı 3-4 ayda bir değiştirmeniz için bir hatırlatıcı ayarlayın. Kıllar bükülmüş veya yayılmış görünüyorsa daha erken atın. Bükülmüş kıllar da temizlemez. (Aynı zamanda çok sert fırçaladığınızın da işaretidirler.)

Çoğu diş macunları yiyecek ve içeceklerdeki bakteri üremesini ve asitleri temizleyecektir. Amerikan Diş Hekimleri Birliği (ADA) Kabul Mührü'ne sahip diş macunları her zaman florürDişleri güçlendiren ve koruyan. Florür içermeyen bir seçenek istiyorsanız mağazalarda ADA testi ve onayı olmayan doğal içeriklerle yapılmış diş macunları ve tozları bulunur.

Soğuk veya sıcak yiyecek veya içecekler sizi utandırıyorsa, bunun için bir diş macunu seçin;hassas dişler ve diş hekiminize haber verin.

Her gün diş ipi kullanarak dişlerinizin etrafından dolaşmanıza gerek yok. Diş aralarında ve diş eti çizgisinin altında bulunan yiyecekleri ve plakları temizler. Bunu yapmazsanız plak sertleşerek tartartakozlar oluşturarak dişler ve diş etleri arasındaki boşluğu genişleterek ceplere neden olur. Zamanla diş etleri çekilir ve dişler gevşer.

Mumlu veya mumsuz diş ipi bu işi görecektir. Diş ipi veya diş arası fırçaları kullanmak başka bir kolay seçenektir.

Diş çürüğünün korunması, hassasiyet ve taze nefes için ağız gargaraları, bunları düzenli fırçalama ve diş ipi kullanımıyla birlikte kullandığınızda yardımcı olabilir ancak günlük temizlik yerine bu işe yaramaz. Diş hekiminiz sizin için en iyi türü önerebilir.

Bazı kişilerin diş eti sağlığı için günde iki kez durulamaya veya diş eti sağlığı için alkolsüz yıkamaya ihtiyacı vardır.kuru ağız.

6 yaşın altındaki çocuklar gargara yutma olasılığını önlemek için.

Aşağıdaki sorunlardan herhangi birine sahipseniz veya çocuğunuzun çiğneme sorunu yaşadığını veya ağrıdan şikayet ettiğini görürseniz bir diş hekimine gidin:

• Ağız yaralar

• Çene ağrısı

• Kırmızılık

• Şişmiş yüz veya diş etleri

• Diş hassasiyeti

• Kırık dişler

• Kuru ağız

• Diş eti kanaması

• Ağız kokusu ya da ağız

Hemen kontrole gitmek, daha ciddi sorunların ve enfeksiyonların önlenmesini sağlar.

Düzenli muayeneler, daha sonra daha büyük ve daha maliyetli tedavilerin önlenmesi için sorunların erken tespit edilmesine yardımcı olur.

Bir diş hijyenisti dişlerinizdeki birikintileri temizleyerek başlayacaktır. Daha sonra diş hekimi yüzeylerdeki ve diş eti çizgisine yakın noktaları özel aletlerle inceleyecektir. Randevularınız arasında bir süre geçmişse bazı ağrılı ve hassas bölgeleriniz olabilir.

Her 6 ayda bir veya diş hekiminizin tavsiye etmesi halinde daha sık aralıklarla muayene olmalısınız. Kendinizi rahat hissetmenizi sağlayacak ve ne bekleyeceğinizi bilmenizi sağlayacak birini bulun. Çoğu zaman, dişçiyi görme korkusu, ziyaret bittiğinde ve bir bakım planınız olduğunda büyük bir rahatlamaya dönüşür. Bir ebeveyn olarak pozitif olmak, çocuklarınızın tüm korkularının üstesinden gelmesine yardımcı olabilir.

Tıp ve diş hekimliği uzmanları X ışınlarının kullanımını inceliyor ve güvenlikleri için sınırlar belirliyor. Diş hekiminiz mümkün olduğunca az miktarda almalıdır. Bazen diş hekimleri özel bir sorunu teşhis etmek için röntgen çekilmesini önerebilir. Teknolojideki ilerlemeler, günümüzün dijital X-ışınlarının geçmişe göre çok daha az radyasyon yaydığı ve daha güvenli olduğu anlamına geliyor.

Bir süre dişçiye gitmedikten sonra ilk muayene sırasında bunları almayı bekleyin. Bu, diş ve diş eti sağlığının kontrol edilmesine yardımcı olur. Eğer diş eti hastalığı, diş hekimi 6 ayda bir fotoğraf isteyebilir. Düzenli kontroller için diş hekiminizin planına bağlı olarak yaklaşık 2 yılda bir yapılır.

Çocuklara yetişkinlere göre daha fazla röntgen çektiriliyor çünkü dişleri değişiyor ve dişleri çürüyor.boşluklar daha kolay.

Florür dişlerin güçlü olmasına yardımcı olur ve çürümeyi önler. Amerikan Pediatri Akademisi, Amerikan Diş Hekimliği Birliği (ADA) ve CDC, çocukların fırçalarken florürlü diş macunu kullanmaları ve yutmamaya dikkat etmeleri gerektiği konusunda hemfikirdir.

Yetişkinler de dişlerini korumak için florür kullanmaktan faydalanırlar.

Boşluklar dişlerin yüzey minesini kırarsanız, siz onları dolgular.

Diş hekiminiz boşluğu hazırlamak için etrafını delmeden önce ağzınızı uyuşturacaktır. Güçlü malzemelerin bir kombinasyonu veya kompozit adı verilen beyaz bir karışım, boşluğa yumuşak bir şekilde girer ve kurudukça sertleşir. Kendinizi  ağrı veya uyuşturma iğnesi yapılırken ve delme sırasında baskı.

Dolgular bir kez sertleştikten sonra uzun süre dayanabilir ancak kırılır veya yıpranırsa değiştirilmeleri gerekir.

Sealantlar dişlerin dış kısmındaki doğal küçük deliklerde ve çatlaklarda oluşabilecek çürüklere karşı koruma sağlar. Yaklaşık 6 ila 12 yaş arasındaki çocuklar, arka dişlerinin çiğneme yüzeylerine dolgu macunlarının boyanması ve sertleştirilmesinden faydalanır veya azı dişleri. Yetişkinler de dolgusu olmayan dişleri korumak için dolgu macunu alabilirler.

Diş hekimleri veya diş hekimi asistanları muayenehane ziyaretlerinde dolgu macunlarını sürerler ve bu işlem acısızdır. Yaklaşık 2-4 yıl dayanırlar.

Mağazalar birçok beyazlatma ürünü satıyor ve diş hekiminizden eve götürebileceğiniz jeller ve plaklar alabilirsiniz, ancak bunların hiçbiri dişçi muayenehanesinde yapılan prosedürler kadar güçlü değildir.

Reçetesiz bir beyazlatıcı denemek istiyorsanız ADA mührüne sahip olanı arayın. Özellikle diş sorunlarınız veya koyu lekeleriniz varsa, satın almadan önce tavsiye için diş hekiminize danışın. Ve bunları kullanmaya devam etmeyin, aksi takdirde dişlerinize zarar verebilirsiniz.

Kapaklar ve kaplamalar sorunlu dişleri gerçek dişe benzeyen bir malzemeyle çevreleyerek kaplar. Dişin kökünü ve içini temel olarak kullanırlar ve daha sonra özel çimentoyla yapıştırırlar.

Kaplamalar ve bağlanmak gülümsemekDoğal dişe porselen veya reçine gibi daha pürüzsüz ve daha beyaz malzemelerden bir tabaka yapıştırılarak.

Hangi düzeltmenin sizin için uygun olduğu konusunda diş hekiminizle konuşun.

Evet, tatlılar ve şeker ve soda gibi asitli yiyecekler dişlere yapışıp çürüklere neden olabilir. Sigara içmek ve çiğneme tütün neden olabilir ağız kanseri ve diş eti hastalığı.

Dişler buzu çiğneyebilecek ve paketleri açacak kadar güçlü olsa da, bu onları kırabilir ve çenelerinizi zorlayabilir. Stresli olduğunuzda dişlerinizi gıcırdatmak veya gıcırdatmak onları çatlatabilir.

Tırnaklarını yemek başka bir kötü alışkanlıktır. Çenenizi yerinden çıkarır ve dişlerinizin birbirine uyumunu değiştirir.

Diş ağrıları için ağzınızı ılık suyla çalkalayarak temizleyin. Dişlerinizin arasına sıkışan yiyecekleri çıkarmak için yavaşça diş ipi kullanın. Ağrıyan dişinize veya diş etlerinize aspirin sürmeyin; diş eti dokusunu yakabilir. Ağrı devam ederse diş hekiminize başvurun.

Ağız kokusu vakaların %80'inde ağızdan kaynaklanırken, diğer zamanlarda ise mümkün olan en kısa sürede tedavi edilmesi gereken altta yatan bir hastalığın belirtisi olabilir.